Etiketler

25 Mayıs 2017 Perşembe

İşsizi İşsazı İşsazsız


derken Sayın Bahçeli kelimelerin ağırlığından uzak yapılan telafuz hatasına gülmüştüm. İşsizlik bir o kadar bana uzak ayrıca mezun olduğum gibi tüm şirketlerin kapımın önünde sıra olacağını düşünüyordum. Bu yüzden toplumumuzun bu gerçek, en gerçek sorunu beni hiç ilgilendirmeyen, hatta beni hiç ilgilendirmeyecek bir meseleymişçesine işsazlık düzeyinde bir makara konusu idi. Öyle idi çünkü henüz mezun olmadan Kariyer.net de yaptığım her başvuruya karşılık Çağrı Merkezlerinden iş teklifleri beni biraz sarsmıştı. Tabi ki hemen müdür olmayı beklemiyordum ancak kariyerimle ilgili daha büyük planlarım vardı. Ancak iş hayatının benim için öyle planları olmadığını mezun olduğum yazın sonunda öğrendim.

Kendimi ifade edebilecek kadar belki orta seviyenin biraz üzerinde İngilizcem, iş hayatını şöyle kapı aralığından görebilecek kadar staj deneyimim vardı ama iş başvrularında ki niteliklere bakılırsa Hogwarts’a kabul edilmem daha kolaydı, sonra Seçmen şapka hop yollardı beni Gryffindor’a bir cadı olarak geçirirdim yaşamımı. Ama Kariyer.net’in yanında Yenibir.iş Banabiriş.com, Amannerdebuiş.com gibi birbirinden ilginç iş bulacaklarını iddia ettikleri sitelere özelliklerimizi yazmamız gerekiyordu. Hiç cevap alma pahasına klavyeye ilmek ilmek işlemeliydik, bir anlamda kendimizi çok güzel pazarlamamız gerekiyordu ama yeterli değildi sanırım bu. Çünkü hala her çalan telefona sanki Leyla Mecnun’u arıyormuş gibi heyecanla açıyorduk.

Bunları da bir, iki yıl sonra çalışmak çok zor Ege’ye yerleşsek ne iyi olur gibi hayal kurmak için yapıyorduk. Gerçi öyle bir psikolojideyiz ki işe girsek de Ege’de çalışmayı hayal etsek yeter ki deyip yaşıyoruz. Oysa dizilerde hiç öyle değildi. Asla öyle değildi. Baş karakterimiz mezun olduğu gibi en iyi şirkete girer hatta şirket sahibinin oğlu buna vurulur ama öyle böyle değil Mecnun’un Leyla’ya vurulduğu gibi. Tabi sonra kızımız hergün başka kıyafetler, en marka çantalar işe yeni girmiş gibi değilde mekanın sahibi gibi. Boğaz manzaralı müstakil bir evde oturan fakir kızımız (asla Esenler, Gaziosmanpaşa değil ) başarı merdivenler 10, 25’er tırmanırken, bizler televizyonda gündüz kuşağının esiri olmuş Didem ile Aycan kavgasının en has yorumcusu haline gelmişizdir. Evde oturup kısmet bekleme dönemi kapandığı için gizliden gizliye acaba Esra Erol’a katılsak mı düşüncesi beynimize işler. Bari kahve yapayım şöyle sunumlu instagram a atarım deriz de biraz unuturuz dertlerimizi.

En zorlu süreç şuan bu süreç gibi gelirken bir an düşündüm de  ygs’ye hazırlanırken de o dönem en zorlu gibi gözükmüştü. Neyse acısa da öldürmüyor, biraz süründürüyor biraz elalemin en baş üyeleri teyzelerimizin iş bulamadın mı yavrum radarına yakalandırıyor (kimse de selektör yakıp uyarmıyor ki neyse) biraz depresyona sokarmış gibi yapıyor ama yaşıyorsun yine de.


En minnoş işsiz.

Meltem.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder