KALEDEN KURTULMAK İÇİN PRENSE İHTİYACIN YOK!
‘’Her kadın hayatına girip onu kurtaracak bir beyaz atlı
prens bekler’’ Bekler. Bekler çünkü yıllardır ona anlatılan masallar böyledir.
Eğer cadı annesi tarafından bir kuleye kapatılmışsa onun için gelecek bir
prensi beklemek zorundadır. Ardından o yakışıklı prense aşık olup, çocuk
doğurup sonsuza dek mutlu olmalıdır. Çünkü bu zamana kadar masallar bize bunu
aktardı. Aynı şekilde eğer yine kötü üvey annemiz bizi elmayla zehirlemeye
kalkarsa beyaz atlı prensimiz hemen yetişerek bizi öper ve ta-tam iyileştik. Ve
yine aynı son evlen-çocuk doğur-mutlu son. Yani mutlu sona ulaşabilmek için her
şeyden önce bizi zor durumdan kurtaracak olan bir beyaz atlı prensi bulmak
zorundayız.
Nereden aklıma geldi de yazdım ben tüm bunları. Her zamanki
gibi televizyonda reklamları bile izlerken çocukların tüketmesi için üretilmiş
bir ürünün reklamı kafamda bir şeyleri oynattı. Ürün buzdolabının en üst
katındaydı, bir kız çocuğu ve bir erkek çocuğu heyecanla ürüne bakıyorlardı.
Erkek çocuk kaslarını göstererek ‘’ben sana getireceğim’’ tarzı bir şeyler
söyledi. Ardından prenses elbisesi giyip taç takmış kız çocuğu minnet dolu
gözlerle erkek çocuğuna baktı. Tabi ki küçük bir çocuk bu reklamı izlerken
böyle bir eleştri getiremez. İzlediğini olduğu gibi alır ve kabul eder. Tüm bu
kodlamalar da davranışlarını ve ileride nasıl bir birey olacağını etkiler.
Ancak yıllardır, yüzyıllardır bizlere gösterilen durum bu. Mağdur kadın
kurtarıcı erkek. Bu sadece masallara özgü değil tabi ki.
Biliyorum biliyorum kimse Türk dizisi izlemiyor, herkes
belgesel filan. Ancak çok kısa bir an bile bakarsanız yukarıda bahsettiğim
durumun dizilerde de geçerli olduğunu görürsünüz. Bir şekilde kaderin darbesini
yemiş kadın ve onu o çukurdan kurtaran, her zor anında süpermen gibi yetişen,
herkesle dövüşebilen insanüstü kahraman bir erkek… Belki de bu yüzden evde baba
şiddetinden kaçan kadınlar yağmurdan kaçarken doluya tutuluyorlar.
Güvenebilecekleri bir liman oluşturmak yerine var olan sığınacak bir liman
arıyorlar. Çünkü doğduklarından itibaren onlara ‘’mutlaka biri tarafından
korunmalısın’’ düşüncesi empoze ediliyor. Durum burada kadınların sürekli mağdur
olarak temsil edilmesiyle kalmıyor, erkeklerin de omuzlarına
kaldırabileceklerinden daha fazla yük bindiriliyor. ‘’Bir erkek kadını için
dövüşebilmeli.’’ Ve ardından şiddetini yönetemeyen delikanlı olmayı kavga
etmekle özdeşleştiren erkekler ortaya çıkıyor.
İşte bu yüzden kaleden kurtulmak için prensi bekleme, kendi masalının kahramanı ol!